1 Aralık 2007 Cumartesi

yüzme bilirsin değilmi ?

Hocanin iki karisi varmiş. Bir gün ''en cok hangimizi seviyorsun''diye sorarlar hoca söylemek istemez. Yeni karisi: - ikimizde göle düşsek,önce hangimizi kurtarırdın?demiş. hoca eski eşine, - sen biraz yüzme biliyordun degil mi?

Peşin para

Nasrettin Hoca tarlada uğraşırken birden alacaklısı gelmiş."Nasrettin Hoca, paramı ne zaman ödeyeceksin." demiş.Nasrettin Hoca'da"şu görüğün bölgeden devamlı koyunlar geçer. oraya bir tel örgü takıcam,takılan koyun yünlerini de satıp sana borcumu ödeyeceğim."demiş. Adam da haklı olarak gülmüş.Nasrettin Hoca buna karşılık adama "Ne oldu köftehor.Peşin parayı görünce gülersin demii!" demiş.

sanane

Bir gün Nasreddin Hoca eve doğru yürüyormuş, bir arkadaşı arkadan seslenmiş "aman hoca gördün mü biraz önce geçen helva kazanı ağzına kadar doluydu". Hoca istifini bozmadan "bana ne" demiş. Arkadaşı, "ama hoca helva kazanı sizin eve gidiyordu, buna ne dersin?" demiş; hoca yine istifini bozmadan "o zaman sana ne?" demiş.

Ben uyuyorum

Bir gün Nasreddin Hoca şehire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış.Gece yarısı arkadaşı sormuş : -Hocam, uyudunuz mu? -Buyurun birşey mi var? -Biraz borç para isteyeyim demiştim. Nasreddin Hoca derhal horlamaya başlayıp : -Ben uyuyorum! demiş.

secdeye varırsa

Nasreddin Hoca ile arkadaşları Konya'da bir eve akşam yemeğine davet edilmişler. Ev eski ve ahşap, bastıkça tahtalar gıcırdıyor, hoca laf atmış :-Evin tahtaları ses veriyor! Adam ukala ya :-Bizim ev pek sofudur, ara sıra zikreder!Hoca laf altında kalır mı : -Ya aşka gelip secdeye varırsa?

Benim Hatun

Bir gece hoca karısı ile konuşurken şöyle demiş:-Yarın hava yağmurlu olursa oduna, açık olursa tarlaya gideceğim.Karısı çıkışmış: -Efendi inşallah de! Hoca hiddetlenmiş:-Niçin inşallah diyeyim hatun? İki işten biri mutlaka olacak, ya o, ya bu!Ertesi gün hava yağmurlu olduğu için ormana gitmek üzere sabahleyin erkenden evden çıkmış, biraz gittikten sonra yolda bir sipahiye rast gelmiş. Atın üzerindeki sipahi seslenmiş Hocaya:-Bana bak baba! Filan köye nerden gidilir? Hoca da ilgisiz bir tavırla cevap vermiş:-Bilmem.Sipahi yoluna devam etmek isteyen Hocayı bırakmamış ve kamçıyla birkaç defa şiddetle vurduktan sonra bağırmış:-Seni gidi hain herif seni! Bilmezsin ha! Çabuk düş önüme! Sen beni ta o köye kadar götüreceksin!.Hoca bu emri yerine getirmezse başına neler geleceğini düşünerek sipahinin önüne düşmüş ve hayli uzakta bulunan köye kadar götürmüş. Fakat vakitte bir hayli geç olduğu için artık ormana gidememiş, doğruca evine gelmiş. Kapıyı çalınca karısı içerden seslenmiş:-Kim o ? Hoca da suçlu suçlu karşılık vermiş:-İnşallah benim hatun, aç kapıyı!

Timurun Hediyesi

Aksak Timur, Nasreddin Hocanın köyüne uğrar.Köylü padişahı layıkıyla ağırlar.Padişah da giderken bu konukseverliğe karşılık; "Köyünüze bir fil hediyem olsun" der ve gider.Fil bu zamanla bağ bahçe koymaz her yanı talan eder.Köylü ne yapsın çaresiz padişahın hediyesi diye ses çıkaramaz.Hocaya:-Hocam perişan olduk bizi kurtar.Biz bu file bişey yapsak padişah kellemizi alır derler.Hoca:-Benimle gelin padişaha durumu arz edeyim der.Köylüyü arkasına alır huzura çıkar.Timur: -Hoca niye geldin? Filim nasıl? diye sorar.Hoca:-Padişahım bu filiniz derken bi bakar korkudan arkasında kimse kalmamış herkes kaçmış.Padişah:-Eeeee ne olmuş file? Hoca:-Padişahım hediyeniz olan filden çok memnun kaldık.Yalnız kalıyor bir tane daha istiyoruz

sincap

hoca birgün amerikaya gitmek üzere uçağa binmek ister fakat uçağın kapısındaki hostes nasrettin hocaya:-beyefendi sizi bu şalvarla uçağa alamayız demiş.hocanın arkasındada çok güzel bir kadın,kadının elinde de kafesin içinde bir sincap varmış.hostes kadına dönerek:-hanımefendi sizi de bu sincapla uçağa alamayız demiş.havaalanına inen hoca ve kadın uçak kalkmadan uçağa nasıl bineceklerini düşünmeye başlamışlar.kadın hocaya:-hoca sen benim sincabı şalvarın içine sok ben cazibemi kullanarak bizi uçağa aldıracağım demiş.hoca sincabı şalvarın içine sokmuş ve kadın dediğini yapıp ikisinide uçağa aldırmış.aradan zaman geçmiş fakat nasrettin hoca uçağın kalkmasını beklemeden sincabı alıp uçağın içinde fırlatmış.bunun üzerine ikiside uçaktan atılmış ve uçak kalkmış.kadın hocanın yanına gidip 'hocam neden böyle yaptın?'demiş.hocada sinirli bir tavırla kadına dönerek:-hanım hanım senin ki dal sandı tırmandı ses çıkarmadım,ceviz sandı kemirdi yine ses çıkarmadım,arkaya döndü yuva sandı girdi çıktı yine ses çıkarmadım amaaaa cevizi yuvaya taşımaya çalışınca ona dayanamadım demiş.

Mantıklımı Yasalmı ?

Bir öğrenci, lojistik ve organizasyon dersinin yazılı sınavından kalıyor. Öğrenci: Siz beni cezalandırıyorsunuz. Bunu hiç anlıyor musunuz? Profesör: Evet tabi ki.Yoksa nasıl profesör olabilirdim?Öğrenci: İyi o zaman. Size birşey sormak istiyorum. Eğer doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu alıyorum ve gidiyorum. Fakat bununla beraber eğer cevabı bilemezseniz bana iyi not vereceksiniz. Prof: Anlaşıldı tamam. Sor bakalım. Öğrenci:Yasal olupta mantıklı olmayan nedir? Mantıklı olupta ama yasal olmayan nedir? Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir? Profesör iyice bir düşündükten sonra hiç bir cevap veremiyor. Ve o öğrenciye iyi not vererek onu geçiriyor. Daha sonra profesör en iyi öğrencisini çağırıyor ve ayni soruları ona soruyor. Öğrenci hemen cevap veriyor: "Siz 63 yaşındasınız ve 35 yaşındaki bir bayanla evlisiniz. Bu yasal ama bununla beraber mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir dostu var, bu gerçi mantıklı ama yasal değil. Siz, karınızın dostuna iyi bir not veriyor ve onu geçiriyorsunuz oysa ki o sınıfta kalmıştı. Bu ise ne mantıklı ne de yasal."

Ders Coğrafya

Cografya dersi öğretmeni sınıfta derslerde argo hatta küfürlü konuşmaktadır. Sınıftaki erkek öğrenciler durumdan memnundur ama kız öğrenciler şikayetçidir.Erkeklerle işbirliği yaparak öğretmene bir ders vermek isterler.Erkek öğrenciler not kaygısı ile tepki vermeye yanaşmazlar.Kızlar ise öğretmen küfürlü konuşmaya başladığında sınıfı terketme kararı alırlar.Erkek öğrencinin biri gizlice durumu öğretmene anlatır.Ders başlar konu somalidir.Öğretmen dersin sonuna kadar normal bir şekilde ders anlatır. Dersin sonuna doğru başlar Somalili kadınların seksi çok sevdiğini, Somalili erkeklerin aletinin büyük olduğunu söyler. kızlar dersi terketmeye başlarlar. Hoca; - Durun kızlar ne aceleniz var Somali uçağının kalkmasına daha 6 saat var.

Erzurumlu

Bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayıKöylüler. Koca devletin koca doktoruna. Doktor hastaya fitil verir veKöye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söylerKöylülere. Köylüler tabi 'tamam dohtor bey' diyip köye giderler. KöydekiHerkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektirBilemez. Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. HastanınDurumu da gitgide kötüleşmektedir. Bunun üzerine köylü, doktora, kocaDevletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse bunaYanaşmaz. Ne cüret di mi doktoru arayacak bir köylü.neyse durumun vahameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. BütünKöylü toplanır santrale, muhtar arar, "biz ne yapacağımızıBilemedik dohtor bey"Falan der ıste. Karsıdan doktor bir şeyler söyler. Muhtar dönerArkasına: "makattan verin dedi dohtor" der.Yine tüm köye sorarlar, komsu köylere birileriniYollayıp sordururlar falan, ama makat ne bilen yoktur yine.Hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor baya.İhtiyar meclisi toplanır. Son çare, doktorun bir kez dahaAranmasına karar verilir. Yine kimse aramak istemez doktoru. NihayetindeYine biri kandırılır, telefonun basına geçer, ama bı yandanSöylenmektedir:"çok kızacak dohtor çok!!!" diye.Sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bir şeyler söylerYine. Telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner:"çok kızacak demiştim; götüne sokun dedi"

Hasta mı Ölsün ?

Bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayıKöylüler. Koca devletin koca doktoruna. Doktor hastaya fitil verir veKöye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söylerKöylülere. Köylüler tabi 'tamam dohtor bey' diyip köye giderler. KöydekiHerkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektirBilemez. Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. HastanınDurumu da gitgide kötüleşmektedir. Bunun üzerine köylü, doktora, kocaDevletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse bunaYanaşmaz. Ne cüret di mi doktoru arayacak bir köylü.neyse durumun vahameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. BütünKöylü toplanır santrale, muhtar arar, "biz ne yapacağımızıBilemedik dohtor bey"Falan der ıste. Karsıdan doktor bir şeyler söyler. Muhtar dönerArkasına: "makattan verin dedi dohtor" der.Yine tüm köye sorarlar, komsu köylere birileriniYollayıp sordururlar falan, ama makat ne bilen yoktur yine.Hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor baya.İhtiyar meclisi toplanır. Son çare, doktorun bir kez dahaAranmasına karar verilir. Yine kimse aramak istemez doktoru. NihayetindeYine biri kandırılır, telefonun basına geçer, ama bı yandanSöylenmektedir:"çok kızacak dohtor çok!!!" diye.Sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bir şeyler söylerYine. Telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner:"çok kızacak demiştim; götüne sokun dedi"

Avlanmak Yasak

Bir cift , gol kiyisina tatile gider..Golde bazi bolumlerde balik avlamak yasaktir...Koca yasak olmayan bolumlerde avlanarak , kadin da kitap okuyarak gunlerin gecirmektedirler. Derken bir gun adam balik avlamaktan gelir ve ogleden sonra kestirmek uzere odasina cekilir. Kadinin cani sikilir ve botla golde bir gezinti yapmaya karar verir. Bu gezinti umdugu gibi gitmez ve botun hakimitiyetini yitirir. Bot gol uzerinde serbsetce dolasmaya baslar. Kadin da yapacak bir sey olmadigi icin cikarip kitabini okumaya baslar. Derken devriyeye cikmis olan serif kadini gorur ve yanina yanasir.."Hanfendi burada ne yapiyorsunuz?""Gormuyormusunuz kitap okuyorum.""Ama bu bolgede balik avlamak yasaktir.""Zaten ben de balik avlamiyorum""Ama gerekli butun ekipmana sahipsiniz, sanirim sizi karakola goturup ceza kesmem gerekiyor.""Eger boyle bir sey yaparsaniz ben de bana tecavuz ettiginiz soylerim.""Size dokunmadim bile..!!""Ama gerekli tum ekipmana sahipsiniz, degil mi?"

Cenazeden sonra

Adamın biri en iyi arkadaşının karısının cenazesine gitmiş. Cenazede bir bakmış tabutun üzerinde bir olta. Cenaze merasiminden hemen sonra taziyetlerini bildirmek üzere arkadaşının yanına gitmiş. Baş sağlığı diledikten sonra, - Tabutun üzerinde bir olta gördüm... Her halde eşinle ilgili özel bir anısı vardı? diye sormuş. Adamda : - Yooo, cenazeden sonra balığa gidicem de.. diye cevap vermiş..

Benim Köpek

Malum, avcılar atıcılıklarıyla meşhurdurlar. Yine bir mecliste üç avcı karşılıklı olarak köpeklerini övüyorlarmış. Birincisi demiş ki:"Benim köpeğim çok akıllıdır, bakkala gönderirim, ne istersem alır ve getirir." Hemen ikinci avcı atlamış:" Ya benimki! Sadece istediklerimi almakla kalmaz, paranın üstünü de doğru olarak getirir, satış fişini de alır vs. vs. Bu sırada üçüncü avcı kendinden emin bir tavırla aynen şöyle der:"Sizin köpeklerinizin alışveriş ettiği dükkanı benim köpeğim çalıştırıyor."

Sadık

Bir AVCI diğerine sordu: Köpeğinizi satın almak istiyorum ama sadık mıdır? -Hem de fazlasıyla sadık. Size bu konuda yüzde 100 garanti verebilirim. -Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz? Şimdiye kadar 5 kere sattım. Her seferinde de geri geldi.

Noo Buuummm

İdris methini çok duyduğu için Afrika'ya safariye gitmiş. Ufak ufak avlanmaya başlamışlar. Akşam safariye çıkanlar konuşuyormuş. İşte, ben bir aslan vurdum, ben iki kaplan vurdum. Bizimkine sıra gelmiş: - "Pen içi tane nobum furdum."Safariciler, herhalde bir şey vuramadı, kafadan atıyor, diye geçiştirmişler. Ertesi gün av dönüşü yine şunu vurdum, bunu vurdum diye konuşulurken İdris yine döktürmüş:- "Pen içi tane daha nobum furdum."Avcılar, bu adam yine atıyor diye düşünmüşler. Daha ertesi gün sıra bizimkine geldiğinde yine;- "Peş nobum daha furdum", deyince dayanamamışlar. Yahu kardeşim nasıl bir şeydir şu nobum?- "Valla, pen elimde tüfek ile dolaşayrum. Çalularun arasundan "Noo buumm , noo buumm" diye kara kara pi şeyler pağura pağura çikayi, pen de furayrum."

Vites

Temel birgün son model bir mercedes araba ile Trabzon'a gelmiş ve arkadaşları ile muhabbete başlamış;Konu arabalardan açılınca, Temel başlamış arabasını övmeye, Almanlar ne kadar zeki insanlar yahu, yaptıkları araba dört dörtlük. Şöyle iyi araba, böyle rahat araba, çok hızlı araba vs. neyse böyle konuşulurken iş iddiaya binmiş ve Temel 'Ben arabamla Trabzon'dan Samsuna 4 saatte giderim' demiş.Arkadaşları gidemezsin demişler. Temel hemen heyecanlanarak arabasına binmiş ve 'gideyimde görün uşaklar'demiş.Arkadaşları 'iyide biz senin oraya ne zaman vardığını nereden bileceğiz demişler.'Temel'de 'Samsun'a varınca telefon ederim.' demiş.Ordan hemen biri atılmış ve 'iyide Samsun'dan aradığını nereden bileceğiz. Sen git şu kişiyi bul ordan, o bizi arasın.' demiş.Temel adresi alarak yola çıkmış ve 3,5 saatte Samsun'a varmış, sözü edilen kişiyi bulmuş ve Trabzon'a telefon etmişler.Arkadaşları Temel'e 'oooo Temel iddiayı kazandın tamam hadi gel' demişler ve başlamışlar Temel'i beklemeye.Aradan 5 saat geçmiş Temel yok. gece olmuş Temel yok.Arkadaşları 'nerde kaldı bu yahu' diyerek evlerine gitmişler. Sabah erkenden herkes birbirine 'Temel geldimi? ' diye sormuş ama kimseden cevap yok.O gün de Temel efendi Trabzon'a teşrif etmemiş.Ertesi gün sabah yine yok, öğleden sonra çıkmış gelmiş!.Arkadaşları Temel'e hemen 'yahu Temel Samsun'a 3,5 saatte gittin 3 günde ancak döndün, ne oldu uşağım' demişlerTemel de ' Sormayın be arkadaşlar bu Alman'lar ne gerizekalı bir millet' demiş.Arkadaşları ' Ne oldu Temel' demişlerTemel ' Şu güzelim arabayı yapmışlar, 5 tane ileri vites koymuşlar ama 1 tane geri vitesi koymuşlar' demiş.

Şakadan Anlamıyorsun

Bir gün Temel balığa çıkar.İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar.Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar.Temel dua etmeye başlar.Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım der içinden.Hava bir zaman sonra düzelir.Temel evine dönmeye başlar.Bir tarafdanda balıklara bakar ve içinden bu balıklar fazla yarısını dağıtsam olur der.Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısıda çok fazla, ben bunların çeyreğini dağıtsam olur der.Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar.Tam o sırada hava tekrar bozulur.Temel kafasını gökyüzüne diker ve şöyle der:-Haçen sende şakadan heç anlamiyesun...

İnatçılık Şampiyonası

Karadeniz sahilinde bir kahvede inatçilik sampiyonasi düzenlenmis. Üç müsabik ortaya çikmis, baslarindan çikan birer olayi anlatip, kahve sakinlerinden sampiyonu seçmesini istemisler.Birinci müsabik:"Bir aksam isten eve döndüm, kapiyi çaldim, hanim kim o dedi, kim olacak bu saatte, kapiyi baska kim çalar ki! Kizdim. Kapiyi ben çaldim, hanim israrla kim o dedi. Bu sabaha kadar böyle devam etti. Sabah oldu ise gittim."Ikinci müsabik:"Agriyan disimi çektirmek için disçiye gittim. Disçi hangi disin agriyor diye bana sordu. Madem koskocaman disçi, agriyan disimi o bulsun diye inat ettim. Disçi bütün dislerimi çekti. Sira agriyan disime gelince, yine agriyor demedim ve agzimdaki bu tek dis inadimdan kaldi."Üçüncü müsabik:"Evlendigim ilk gece hanim bana dokunma dedi. Ben de inadim tuttu. Aradan 17 yil geçti, hala dokunmadim." Bu arada jüri baskani "Ama senin üç tane kocaman çocugun var, nasil olur?" diye sorunca: "Inadimdan onlarin bile nasil oldugunu sormadim."

Bakış

Temel otobüse binmiş. Sormuşlar,- Ne yaptın, pilet aldın mi?- Piletci sankim pilet almamuşum gibi paga manali manali paktu.- Peki sen ne yaptın?- Pen de sankim pilet almişum gibi ona manali manali paktum.

Duymasın

Cemal ile Temel askerde beraber nöbet tutarlarken, komutanları bir bakmışCemalin elinde bir mektup, okuyor.- N'apıyorsunuz, demiş.Temel:- Sevculumden mektup celdi. Okuma yazma pilmem, Cemal okuyo pağa.- Peki Cemal'in kulaklarındaki pamuk ne?Temel:- Mektubu tuymasin diye....

Sempatik

Temel Cemal'e anlatıyormuş:- Bi herif bana çok sempatiksiniz dedi.- O ne demektir?- Pek de pilmeyrum ama, her ihtimale karsi furdum oni

Bizim Karı

Mahkemede hakim, Temel'e sormus; - Kiminle evlisin? - Bizum kariylan! Hakim sinirlenmis,; - E, herhalde. Sen hic erkekle evlenen duydun mu? - Duydum tabi, nasil duymadum! - Kimmis,? - Bizum kari.

İneklerin Pipo İçermi

Lazlar kahvede otururken bir arkadaşları içeri girmiş :- Temel, ineklerinden pipo içen var mı ?- Yok- O zaman ahırın yanıyor

Güneş Tutulması

Albay, binbaşıya :-Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Bende orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi verecegim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz .O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün.Binbaşı, yüzbaşıya :-Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.Yüzbaşı, teğmene :-Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa :-Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kiyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.Basçavuş, askere :-Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim techizat ile hazır olun.Askerler kendi aralarında :-Yarın sabah bizim basçavus Albayı tutuklayacakmış.

Papaz

Sahranın ıssız bir köşesinde,bir din adamı lejyonerlere vaaz vermeye gelir. Vaaz'dan önce binbaşı askerleri uyarır:-Rahibin ziyareti sırasında, özellikle küfür ve müstehcen kelimeler istemiyorum! Dövüşmeyi bildiğiniz gibi, kendinizi tutmayı da bildiğinizi ona gösterin...Daha sonra rahip, birliğin önünde vaazına başlar :-Herşeyden uzakta yaşıyorsunuz, ama geleneklerinizle övünmeniz gerekir.Ben size kendisi de sizin gibi bir kahraman olan Hz. İsa'nın selamlarını getirdim.Söyleyin bana, kahramanlıktan daha saf, daha güzel ne vardır?Tam o anda birkaç lejyoner ağızlarını açmaya hazırlanırken binbaşı ayağa fırlar ve haykırır :-Popom, diyene onbeş gün hapis!...

Bel Sopukluğu

Mehmet askere gitmeden 1 gün önce geneleve gitmiş. Şans bu ya Memet'e belsoğukluğu bulaşmış. Acemilere kolay kolay hastane sevki olmaz ya durumun vahameti üzerne bizimkini askeri hastanenin üroloji (bevliye) polikliniğine sevketmişler. Sırası gelen Memet tabip binbaşıya şikayetini arzetmiş:Komutanı aciiiy sızliyyy ve yaniyyyy.akinti de geliyy... Doktor Memedin aleti alıp evirip çevirerek muayene ederken telefon çalmış ve binbaşı 1-2 dakika telefonla görüşmüş. Unutmuş tabii ve Memede dönüp tekrar şikayetini sormuş. Fakat Memet huşu içinde :Memet deme komutanıııım, canım deee.....

Komünizm

"Anadolu kasabalarindan birinde jandarmalar bir eve "kitap baskini" yapiyor..Jandarma timinin basindaki astsubayin dikkatini, duvara civilenmis birkac raftan ibaret kutuphanede bir kitap cekiyor: "Bir Anti-Komunistin Mucadelesi"Komutan kitabi eline alip soruyor: "Bu tur kitaplarin yasak oldugunu bilmiyor musun?"Evsahibi: "Komutanim, ben anti-komunistim, zaten kitap da oyle."Komutan, kulyutmaz bir ifadeyle cevapilyor muhatabin: "Farketmez, biz komunizmin her turune karsiyiz."

Coğrafya

Bölük komutani Ali okulu nu denetliyordu. Hasan'a sordu:- Oglum, dünya kac parcadir?- Bes parcadir komutanim.- Say bakalim.- Avrupa, Asya, Amasya, Tosya, Okyanusya.- Sen nerelisin?- Kayseriliyim, komutanim.- Su haritada Kayseri'yi göster bakalim.Hasan Kastamonu'yu isaret edince:- Oglum, orasi Kastamonu.- Kayseri'nin bir mahallesi sayilir, komutanim

Arslan Oğlu Arslan

Temel askerdeyken yeni basçavus gelir ve tüm bölüge söyle der: - "Sakin benim adimi unutmayin, benim adim Arslan Oglu Arslan...Eger adimi unutursaniz geldigimde caniniza okurum" der ve gider. Aradan haftalar geçer ve Basçavus gelir herkeze adini sorar ve hepsi bilir. Sira Temel'e gelir. Temel: - "Bi hayvan oglu hayvandi ama haçen tam hatirlayamayrum"

Öpücük

Bir Yüzbaşı ile emir eri bir trende yolculuk ediyorlar. Aynı kompartmanda çok alımlı bir kız ile annesi de var. Başka kimse yok. Bu iki grup birbirlerini tanımasa da yolculuk sırasında tanışırız diye çok yakın oturmuşlar. Derken tren bir tünele giriyor, ortalık kararıyor. Bir öpücük sesi ve ardından -şırraaak- çok şiddetli bir şamar sesi duyuluyor. Tren tünelden çıkıyor. Herkes şaşkın ne oldu diye birbirine bakıyor. Genç kız düşünüyor; (Benim yerime annemi öperlerse, işte böyle şamarı yerler..) Kızın annesi düşünüyor; (Helal benim kıza, öpüldü ama, hemen şamarı yapıştırdı..) Yuzbaşı düşünüyor; (Ulan asker kızı öptü, şamarı ben yedim...) Asker gülümsüyor; (İntikamımı aldım daa. Havaya bir öpücük yüzbaşıya bir şamar!!)

Kahraman Er

Erler sabah yoklamasında, çavuş içlerinden birine soruyor;- Söyle bakalım nerdensin ?- Maraş'lıyım komutanım..Çavuş sinirleniyor ve askere okkalı bir tokat atıyor. Ardından tekrar soruyor- bir daha söyle bakalım nerdensin ?- Maraş'lıyım komutanım..Çavuş bu sefer iyice hiddetleniyor ve askere okkalı bir tokat daha atıyor. Ardından tekrar soruyor- ulan sona son defa soruyorum nerelisin ?- Kahramanmaraş'lıyım komutanım..- Hah şimdi oldu diyor çavuş ve yanındakine soruyor,- Oğlum sen nerelisin ?- Kahramansinop'luyum komutanım !

Başçavuş Albayı tutuklayacakmış

Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.