26 Kasım 2007 Pazartesi

Asker Fikra | Kamuflaj

Askerde kamuflaj yarışması var... Herkes çuvallara giriyor,komutan gelip tekme atıyor onlarda hayvan sesleri çıkarıyorlar komutan onaylıyor.
Birinci çuvala vuruyor.. Hav hav hav. Komutan aferin diyor köpek çuvalı.... İkinci çuvala vuruyor, miyav miyav.. Komutan gene beğeniyor..
Böyle on onbeş çuval geziyor. Hepsi çok iyi taklit yapıyorlar... En son çuvala vuruyor ses yok... Daha sert vuruyor gene ses yok, tekme, tokat, tahta, tüfek, ses yok... Askerlere emir veriyor iyicene tekmeleyin... Çuvaldan kan sızmaya başlıyor..
Beş dakika sonra da ince, bitkin bir ses:
"Patateeeeeees"

Asker Fikra | Kaptan

II.dünya savaşı yılları ve kaptanımız savaş gemisi I.kaptanı.Girdiği her ama her iddiayı kazanma özelliğine sahip olan kaptanımız, açık denizde seyrederlerken, bir gün sonarcı yanına gelir:
-Kaptan ileride düşman denizaltısı tespit ettim.Ne yapalım?
-Kaçarsak kurtulur muyuz?
-Hayır.O bizden hızlı yetişir ve torpiller.Kesin batacağız.
-Kurtuluş yok mu?
-Yok.Yaklaşık 30 dakika sonra torpili yemiş oluruz.
-Tamam der sen burada kal,torpili yemeden 5dk önce de gel bana haber ver.
Kaptan hemen anonsa geçer:
-Bütün personelin dikkatine.Herkes güvertede toplansın.Eğlence yapacağız.Tüm personel katılacak.
Tüm mürettebat eğlenceye başlar.Bir zaman sonra sonarcı gelir ve kaptana:
-kaptan 5 dk sonra torpilleneceğiz.
Kaptan tamam der ve personeline döner:
-1000$ına iddiaya girerimki, bu gemiyi y***ımın bir vuruşuyla batırırım.
Hemen hemen herkesle iddiaya girer.Paraları toplar.Bakar torpiller arkasında iz bırakarak geliyor.Kaldırır, diz çöker, vurur.
Korkunç bir patlama.Gemi ortadan ikiye ayrıllır ve batar.
Herkes can derdinde;yüzenler, sandala binenler...
Kaptan da bir sandala yüzmekte.Hemen arkasında sonarcı.Hem yüzüyor hem küfrediyor:
-O**pu Çocuğu, Eşşoğlueşek,Ulan TORPİLLER ISKA GEÇTİ!!

Asker Fikra | Sira sizde komutanim

Bölük komutanı son günlerde koğuşta bi gariplik olduğunu sezmeye başlar ve askerleri takibe alır.Her yat borusu'ndan yaklaşık 30 dakika sonra askerler tek tek koğuşun sonunda bulunan küçük odaya girip girip çıkarlar ve her çıkan "oohhhhh be rahatladım" der.Komutan bi gün son kişiyi kapının deliğinden izler. Bakar ki odada asker ve bir fıçıdan başka birşey yok.Şaşırır ve izlemeye başlar.Asker paso gidip gidip geliyor ve zevkten nerdeyse dört köşe olmuş,asker işini bitirdikten sonra gidip yatar.Komutan dayanamaz ve meraktan içeri girer.Askerin yaptığının aynısını yapar ve oda bu işten hoşlanır.Bu işlem yaklaşık 1 Ay'dan fazla sürer. Bir gün yine koğuşa gider bakar ki askerlerin hepsi hazırkıta bekliyor.
Komutan sorar;
-Siz neden yatmıyorsunuz? diye..
Askerlerin cevabı;
-Bu gece fıçıya girme sırası sizde Komutanım!!!

Asker Fikra | Cingene

Şoparın biri altılıdan büyük ikramiyeyi tutturur eve gelir ve olayı karısına anlatır:
- abe nebayat kocan altılıyı tutturdu be zengin artıkın
- deme be biz şindi zengin oldukya ne istesem alacan deel mi
- yapasın güzel muamele alayım her bişeycikler be
tabi kadın erkeğinin dileğini yerine getirir kocasıda ona ne isterse alır karı doğru kardeşine koşar ve olayı anlatır
baldız çaktırmadan eniştesinin yanına gelir
- abe enişte be duyduk ki zengin olmuşsun alasın bana da incik boncuk
- alayım baldız be sen bi saxso yap memnun olayım der
baldız adamın fermuarı indirip sokulunca kokudan bayılacak gibi irkilir:
- enişte bok kokar bu be
- normaldir baldız be az önce kayınçoya çizme aldık be...

Asker Fikra | Gururlu ingiliz

Bir İngiliz subayı Mısır'da bulunan bir kaleye komutan olarak atanmış. Kaleyi gezerken ortalıklarda dolaşan dişi deve dikkatini çekmiş. Sahibinin kim olduğunu sorunca kaledeki askerler onun cinsel ihtiyaçları kullanıldığını öğrenmiş ve hemen kale dışına atılmasını emretmiş. Tabi hayvan oraya alıştığında kalenin dışından bir yere ayrılmıyormuş. Kaledeki askerler deveye yiyecek atıp orada besliyorlarmış. Gel zaman git zaman soylu İngiliz komutan azmış tam kalede canı sıkkın şeyi tüfek gibi dolaşırken aklına deve gelmiş. Gururuna bir deveyi halletmeyi sindirememiş ve sabretmeye karar vermiş. Bir gün, iki gün, bir ay derken en sonunda dayanamamış ve gece herkesin uyuduğuna emin olduktan sonra kalenin dışına çıkıp deveyi yakalamış. Bir güzel becermeye başlamış. Hayvan can havli ile başlamış bağırmaya. kaledekiler dışarı çıkıp vaziyeti görünce komutanlarını çok ayıplamışlar. Komutan:
- Ne yapayım bende insanım benimde cinsel ihtiyaçlarım var. Hem sanki siz deveyi becermiyormusunuz?
Deyince kaledeki askerler gülüşmüşler ve şu cevabı vermişler:
- Komutanım siz bizi yanlış anladınız, biz deveyi cinsel ihtiyaçlarımızı tatmin etmek için kullandığımızı söylediğimizde üzerine binip 10 Km. ilerideki geneleve gittiğimizi söylemek istemiştik...

Asker Fikra | Kacak Asker

Bzim asker sürekli askerden kaçıyormuş askere cezalar verilmiş dayaklar atılmış yinede kaçıyor, komutanlar çaresini bulamammış bir de iyilikle soralım neden kaçtığını sormuşlar komutanı askrei çağırmış bir sigara vermiş oğlum neder sürekli askerden kaçıyorsun kaçak asker ben Karısızlığa dayanamıyorum komutanım, Komutanda oğlum daha önce neden söylemedin çaresin buluruz bak şu eğitim alanında bir tahte kulube var nezaman canın kadın istedi git orda bir delik var oraya şeyini sok bizim asker komutanın yanından çıkar çıkmaz deliğe yönlenmiş ve deliğe şeyini sokmuş o kadar çok hoşuna gitmişki artık her gün o tahta barakadaki deliğe şeyini sokup rahatlıyormuş tabiki askerden kaçması düzelmiş teskereye az bir zaman kalmış yine koşarak deliğe şeyini sokmuş delik eski delik değil kupkuru ve soğukmuş hemen koşturarak komutana sormuş deliğe birşeyler oldu komutanım
komutan hafif sırıtarak elindeki listeye bakmış deliğin öbür tarafına geçme sırası sana geldide ondan

Asker Fikra | Boynuzlar

Güney Amerikalı bir subayla bir er konuşuyorlar: "Savaşta bir düşmana rastlarsan ne yaparsın?"

Er; "Vururum."

Subay; "Doğru, peki bir düşman bölüğüne rastlarsan ne yaparsın?"

Er; "Vururum"

Subay; "Olmadı. Koşup karargaha haber verirsin. Peki savaş meydanında bir inek görürsen ne yaparsın?"

Er; "Vururum."

Subay; "Olmadı."

Er; "Koşup karargaha haber veririm."

Subay; "Yine olmadı. Boynuzlarından tutup karargaha sürüklersin. Şimdi beni görürsen ne yapacağını söyle.."

Er; "Vururum."

Subay; "Olur mu canım. Ben senin komutanınım."

Er; "Döner karargaha haber veririm."

Subay; "Yahu ben düşman bölüğü değilim ki."

Er; "Hah tamam. Boynuzlarından tutup karargaha sürüklerim..."

Nam-i Kemal | Komutan

Namık Kemal bir birliğin komutanıymış, ve bir gün askerleri toplayıp gitmişler tatbikata, gökyüzündeki savaş uçaklarını farkeden namık kemal askerler şimdi herkes pantolonunu cikartip yere kapansın ve kıçlarınızı havaya dikin,düşmanlar yukardan baktığında bizi kabak tarlası zannetsinler demiş,neyse askerler bunu uygulamışlar ve yukarıya kalkan namık birde bakarki askerlerinden biri sırt üstü yatmış,Namık bağırmış oğlum bune ,ya komutanım herkes yere domalmışken kalkıp şöyle bir baktımki hakketten kabak tarlası gibi gözüküyordu bende bide hıyar olsun istedim.

Asker Fikra | Bir Tabur asker

Bir kasabanın kilisesinde papaz vaaz vermektedir. Konu kasaba nüfusunun azlıgına gelir ve papaz halkı çocuk yapmak için ''Eşiyle cinsel ilişkide bulunan her kimse bir tabur düşman askeri öldürmiş kadar sevap kazanır'' der. Vaazdan sonra evine dönen çiftlerden birinde kadın kocasına yaklaşır ve ''Hadi kocacım bi tabur asker öldürelim'' der. Kocası kabul eder ve sex yaparlar. Aradan yarım saat geçer, kadın yeniden gelir, ''Hadi kocacım bir tabur düşman askeri öldürelim'' der. Adam yine kabul eder ve yeniden birleşirler. Aradan bir saat geçer, kadın yeniden gelir, ''Hadi kocacım bir tabur daha öldürelim'' der. Adam oflaya puflaya kabul eder, yeniden birleşirler. Bunun üzerinden 1 saat geçer kadın yine ister, adam istemeye istemeye ''olur'' der, bu sırada çıkarttıkları sesten rahatsız olan ogulları gelir odaya;
''Ya çok gürültü yapıyorsunuz uyuyamıyorum''
Babası yakınır;
''Ne yapayım oglum, düşman askerleri ananın şeyine karargah kurmuş, öldür öldür bitmiyor!''

Asker Fikra | fener tutmasini bilmiyorsun

Komandolar bir general komutasında bir ormanda bir aylıkhayatı idare kampına gitmişler.20-25 günlük süre sıkıntılarla geçmiş.Bir gün nöbetçi askerlerden birisi dere kenarında bir kadın bulmuş ve alıp komutanına getirmiş.Vakit akşam karanlığı komutan emirerini çağırmış, eline bir fener tutuşturmuş ve çadıra girmiş. kadını yatırdıktan sonra :
--Oğlum Ahmet sen şu feneri tut bakayım. Demiş ve kadının üstüne uzanmış epey uğraşmış ama sonuç yok.Askere dönmüş
---Oğlum şu tarafa geç böyle tut demiş. Ancak sonuç yok.Askere dönmüş
--Oğlum öbür tarafa geç adam gibi tut demiş ancak tüm denemelere karşın sonuç hüsran.
Bir hışımla kalkmış askere dönmüş
--Ver lan şu feneri, geç şu kadının başına...
Asker Ahmet zaten manzarayı seyrederken kızılay çadırını kurmuş.İşin başına geçer geçmez köklemiş.
Komutan:-ulan Bu ...mına koduğumun feneri böyle tutulur...Bir fener tutmasını bile beceremiyorsun. Sittir git. Demiş.

Asker Fikra | Amerikali Subay

Çin'de görevli Amerikalı bir subay bir gün Pekin'de bir lokantaya girdi. Garsonun getirdiği Çince mönüye garip garip baktı. Gelen mönüden birşey anlamasa da bozuntuya vermedi ve parmağını Çince bir yazının üzerine basarak garsona gösterip, ne geleceğini merakla beklemeye başladı.Bir müddet sonra garson bir tabak meyve getirdi. Amerikalı subay garsona meyveyi kenara koymasını işaret ederek parmağıyla listedeki başka bir yeri gösterdi. Bu kez, bir dilim pasta geldi. Subayın karnı çok acıkmıştı. Parmak yöntemiyle güzel bir yemek seçemeyeceğini de anlamış bulunuyordu. Çevresindeki masalara baktı. Karşı masada bir Çinli et yemeği yiyordu. Subay, karşı masadaki adamın yediği yemeği gösterdi ve garsona o yemekten getirmesini işaret etti.Yemek geldi. Subay büyük bir iştahla eti yemeye başladı. Birkaç lokma sonra, şimdiye dek bu tatta bir et yemeği yemediğini fark etti. Pekin ördeklerinin ününü duymuştu. Bu acaba onun eti miydi?Garsonu çağırdı, eti gösterdi ve kollarını kanat gibi yaparak, "Vak, vak?!" dedi.Çinli garson soruyu anlamıştı. "Hayır" anlamında başını salladıktan sonra, doğru yanıtı verdi:"Hav, hav, hav!"

Asker Fikra | joe

Amerika`da yaşayan ünlü bir mafya babasının karısı doğum yapacakmış.
Hastaneye kaldırmışlar. Doktorlar, hemşireler etrafında pervane. Kadını doğumhaneye almışlar. Kadın ikiz doğuracakmış. İlk çocuk gelmeye başlamış, çocuk kafasını çıkarınca etraftaki kalabalığı görür görmez hemen bağırmış:
- Hey Joe, önkapıyı tutmuşlar, arka kapıdan kaçalım...

Asker Fikra | lazer yazıci

Komutan emir erini çağırmış
- Bana çabuk bir lazer yazıcı bul getir.
- Emredersin komutanım.
Bir saat sonra emir eri yanında başka bir er ile gelmiş.
-Lazer yazıcıyı getirdim komutanım.
-Hani nerde lan?
-Komutanım bu arkadaş laz bir erdir ve bizim bölükte yazıcıdır!
-Ulan iyiki scanner istememişiz be!

Asker Fikra | Cakmak

20'şeryıl hapis yiyen iki mahkuma her onar yıl için ne istedikleri sorulur, birinci mahkum ilk on yıl için yetecek şekilde kitap ister.ikinci mahkumda on sene yetecek kadar sigara ister. on yıl sona erince ikinci on yıl için ne istediklerini sorarlar.ilk mahkum onyıl yetecek şekilde kitapla birlikte birde gözlük ister.ikinci mahkumun koğuşuna girince bakarlarki sigaralar aynı şekilde kaldığını anlarlar ve ikinci on yıl için ne istediğini sorarlar adam da feryatla çakmaaaaaaaaaaaaaaaaakkkkkkk !

Asker Fikra | Cikarda

Mehmet askere gitmiş 2 ay sonra bölük komutanının yanına gidip;
- Komutanım ben askere gelmeden 2 gün önce evlendim. Daha karıma doyamadan buraya geldim. Bana bir izin verin de karımı görüp gelem.
Demiş. Bölük komutanı çok anasının gözü biri imiş.
- Tamam, seni 10 gün izine göndereceğim ama bir şartla; izinden döndüğünde yaptıklarını dakika dakika anlatacaksın bana.
Mehmet çaresiz boynunu bükmüş ve kabul etmiş. Bölük komutanı izin kağıdını imzalamış, verirken yaptıkları anlaşmayı tekrar hatırlatmayı da ihmal etmemiş. Mehmet 10 gün sonra dönmüş izinden ve bölük komutanı hemen çağırmış yanına.
- Anlat bakalım ne yaptın 10 gün boyunca.
Mehmet:
- Komutanım eve gittim, 10 gün sonra Hatçe dediki...
Komutan:
- Oğlum tek tek anlat, eve gittin sonra ne oldu?
Mehmet:
- Komutanım eve gittim, kapıyı çaldım, Hatçe kapıyı açtı, 10 gün sonra Hatçe dediki...
Komutan:
- Oğlum sana tek tek anlat dedim. Bak benim kafamı bozma döverim.
Diye gürleyince Mehmet çaresiz tek tek anlatmaya başlamış.
- Komutanım eve gittim, kapıyı çaldım, Hatçe kapıyı açtı, oturup yimağımızı yidik, sona Hatçe yatağı serdi, sona ben soyundum, sona Hatçe soyundu...
Komutan heyecanlı heyecanlı sormuş:
- Eee daha sonra?
Mehmet:
- Sona Hatçeye bir geçirdim. 10 gün sona Hatçe dediki: "Memet az bi çıkarda işmeğe gidem çok sıkıştım"

Asker Fikra | komutan

Komutan karargah garajına telefon açar:
Komutan: "Zırrr Zarrr..."
Er:"Aluuu"
Komutan: "Şu anda garajda kaç tane araç var?"
Er: "Şu anda ipne generalin jipinden başka bi b.k yokh
Komutan:" Ulan sen kiminle konuştuğunu biliyor musun, ben generalim!
Er: Mosmor bir şekilde yaa öyle mi? Eee peki siz kiminle konuştuğunuzu biliyor musunuz?
Komutan: "Yooo..."
Er:"O zaman bay bay mına godumun generali! Çatt

Asker Fikra | Yalanci

Asker, komutanın karşısına çıktı, izin istedi. Komutan sebep sordu:
-Efendim, karım çocuğumuzun çok hasta olduğunu yazmış da...
-Yalan söylüyorsun. Çünkü karından gelen mektubu ben de okudum, hiç öyle bir şeyden bahsetmiyordu.
Asker selam verdi, tam kapıdan çıkarken döndü ve samimiyetle:
-Komutanım, dedi. İkimiz de yalancıyız anlaşılan, çünkü ben evli değilim.

Asker Fikra | Acemi asker

Acemi askere başçavuşu nizamiye kapısında nöbet tutmasını emreder ve derki asker albay teftişe gelecek bana haber ver.Aradan yarım saat geçer başçavuş elinde sopayla askerin yanına gelir gelen giden varmı asker diye sorar askerde yok komutanım der.Bu olay 3,4 defa tekrarlanır.Bir müddet sonra kapıda bir jip durur içinden inen kişiye asker hemen silahını doğrultarak sorar dur kimsin inen şahıs ben albayım der.Askerde seni başçavuş görmesin elinde sopayla deminden beri seni bekliyor ananı s**kecek demiş.

Asker Fikra | Fil

Savas sirasinda erkeklik uzvu kopan bir askere, fil hortumundan bir yapay organ takildi. Savas bittikten aylar sonra askerle becerikli estetik cerrah karsilastilar.
Doktor sordu:
"Nasil, memnunmusun. Yapay aletin iyi is goruyor mu?"
Adam cevap verdi:
"Cok memnunum doktor. Hanimlara karsi gorevini fevkalade yapiyor.
Yalniz bir sikayetim var. Mesela sinemada yanimdaki koltukta oturan biri findik fistik yiyorsa, kendiliginden uzanip butun cerezleri kapiyor."
"Olsun" dedi doktor."Alt tarafi cerez parasi odersin olur biter."
"Ama doktor" dedi adam. "Cerezleri almakla kalmiyor, hepsini kicima sokuyor."

Asker Fikra | Akilli asker

Bir albay, bir er, bir yaşlı kadın ve bir de
genc kız trende aynı kompartmanda yolculuk
etmektedir. Tren bir tünele girip kompartman
karardığı zaman, MUCUK bir öpücük sesi ve
ardından ŞIIIRRRAAAAKK ! diye bir tokat sesi
duyulur. Tünelden çıktıktan sonra yaşlı kadın
"Aferin genç kıza. Nasıl yapıştırdı tokadı" diye
düşünmekte ve kafasını sallamaktadır.
Genc kız da "Zevksiz herif, bu morukta ne buldu
ki, bi de öpmeye kalktı ama kadın da iyi
yapıştırdı." diye düşünmektedir.
Albay ise "Ulan bizim eşoglusu er, kızı öptü.
tokadı biz yedik." diye yanarken er de içinden
şöyle düsünmektedir:
"Hehe. aferin lan bana. elimi öpüp nasıl
yapıştırdım tokadı albaya..."

Asker Fikra | Nobet

Çavuş, acemi erlere nöbet bekleme usulünü ögretiyordu. Yalnız biraz kekemeydi:
-Ka.. ka.. karanlıkta.. bir.. bir.. biri ya..yaklasirsa... "du.. du.. dur... ki.. ki... kim o..." di... diye bağırırsınız... Dur... durmazsa... bir... bir kere da... daha ba.. bağırırsınız... Ge... gene du... durmazsaa... a... ateş e... eder... edersiniz... Ya... yalnız... ço.. ço... çok a... a... acele etmeyin... Be.. belki ge... gelen benim... ...!!

Asker Fikra | Savas Gemisi

Amerikalilardan fikra gibi hatira...
Amerikan Deniz Kuvvetlerine ait savas gemisi Missouri'nin gorevlileriyle, Newfoundland'da gorevli Kanadali yetkililer arasinda 1995 yilinda yapilan ve tumuyle gercek olan bu telsiz gorusmesi Amerikan Deniz Kuvvetleri tarafindan ayni yil aciklanmistir.
AMERIKAN GEMISI : Carpismayi onlemek icin lutfen rotanizi 15 derece kuzeye cevirin,tamam.
KANADALI YETKİLİLERİN YANITI : carpismayi onlemek icin biz,sizin rotanizi 15 derece guneye cevirmenizi oneriyoruz,tamam.
AMERİKAN GEMİSI : Amerikan Deniz Kuvvetleri gemisinin komutani konusuyor,tekrar ediyorum,rotanizi degistirin,tamam.
KANADALI YETKİLİLERİN YANITI : Hayir,biz rotamizi degistiremeyiz.Tekrar ediyorum, siz rotanizi degistirin, tamam.
AMERİKAN GEMiSİ : Burasi Amerikan ucak gemisi Missouri. Adimizi duymamis olanlara animsatiyoruz, Amerikan Deniz Kuvvetlerinin buyuk savas gemisi Missouri'yiz. Lutfen sakanizdan yada inadinizdan vazgecin,derhal rotanizi degistirin,hem de hemen simdi, tamam.
KANADALI YETKİLİLERİN YANITI : Peki USS/Missouri. biz de size kendimizi tanitalim. Burasi deniz feneri, tamam...

Asker Fikra | Gercek Cesaret

Kara'cıların komutanı bir asker çağırmış. Asker;
- "Emret komutanım" diyerek yanına gitmiş. Komutanı yere yatmasını istemiş. Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek;
-"İşte cesaret" demiş. Hava'cıların komutanı bir asker çağırmış. Asker yine;
- "Emret komutanım" diyerek komutanının yanına gitmiş. Komutanı helikoptere binmesini emretmiş. Asker helikoptere binmiş ve havalanmış daha sonra komutanı askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş asker de emre itaat etmiş ve atlamış. Yereçakılmış ve can vermiş. Komutan da diğeri gibi dönerek;
- "İşte cesaret " demiş. Sıra gelmiş denizci komutana. Denizci komutan askerini çağırmış. Asker çakı gibi hazırola geçmiş ve;
-"Emret komutanım" demiş. Komutan;
-Derhal denize atla ve 10 dakika yüzeye çıkma demiş. Asker;
-"Hadi lan" demiş.. Komutan diğer komutanlara dönerek - "İşte asıl cesaret bu " demiş.

Asker Fikra | Parasut Egitimi

İki acemi er paraşüt eğitimlerini tamamladıktan sonra ilk
atlayışları için havalanırlar. Makul seviyeye geldiklerinde komutanları son kontrolleri yapıp:
- "Atladıktan bir süre sonra paraşütün sağ
tarafındaki ipi çekin, paraşütleriniz açılacaktır. Şayet açılmazsa hiç telaşa kapılmayın, sol tarafta yedek bir ip var onu çekin, sorun kalmaz. İndiğinizde sizi bir jip bekliyor olacak; sizi karargaha geri götürecek."
Askerler korkarak da olsa atlamışlar. Heyecanla sağ taraftaki iplerine asılmışlar.. Tık yok. Biraz da korkuyla sol taraftaki iplere asılmışlar, paraşütler yine açılmamış... Çok sinirlenen asker:
- "Bu komutanın hiçbir dediği çıkmıyor; dur bakalım, aşağıda jip de yoksa o zaman görüşürüz onla!"

Asker Fikra | El Bombasi

Zorunlu askerliğini yapmakta olan genç babaannesine koli içerisinde bir el bombası yollar, pimine yapıştırdığı kağıtta;
-Babaanneciğim, benim acilen izine gelmemi istiyorsan lütfen bu halkayı yerinden çekip çıkar!...

Asker Fikra | her turune karsiyiz

Anadolu kasabalarından birinde jandarmalar bir eve "kitap baskını" yapıyor..
Jandarma timinin başındaki astsubayın dikkatini, duvara çivilenmiş birkaç raftan ibaret kütüphanede bir kitap çekiyor:
"Bir Anti-Komunistin Mücadelesi"
Komutan kitabı eline alıp soruyor:
"Bu tür kitapların yasak olduğunu bilmiyor musun?"
Ev sahibi:
"Komutanım, ben anti-komünistim, zaten kitap da öyle."
Komutan, kül yutmaz bir ifadeyle cevaplıyor:
"Farketmez, biz komünizmin her türüne karşıyız."

Asker Fikra | Kurusiki

Bir general, Komşu ülkeden gelen konuk Generale, hem hava atmak hem de erlerinin kendisine ve vatanına bağlarını göstermek için, üç
erini ve karılarını yanına çağırır.Erlere birer kurusıkı tabanca verir.Onları yan odaya alır,erlerden karılarını öldürmelerini ister
Konuk generale " simdi bakiniz nasıl itaatli vatansever erlerimiz var"
der. Erler teker teker içeri girerler.Birinci er karısından özür dileyip
tüm şarjörü boşaltır.Tabii karisi ölmez Kursunlar kurusıkıdır .ikinci, üçüncü, dördüncü hep Böyle gitmektedir.Generalin gözleri yaşarmıştır En son Giren erin ardından iki general kursun seslerini dinlerken.
Dan dan dan dan dan dan Şangırrrr.diye bir ses duyarlar.İşini bitirip çıkan ere merakla sormuşlar neydi o şangırrr sesi ? er yanıtlamış
Komutanım bana kurusıkı kursun vermişsiniz , Kari ölmeyince bende tuttum kariyi camdan attım.

Asker Fikra | Yeniceriler

Osmanlının balkanlara doğru yeni yeni yayılmaya başladığı dönem. Yeniçeriler balkanların iç kısımlarına doğru yavaş yavaş ilerlerken balkan halkının Osmanlı hakkındaki düşünceleri ve korkuları değişip evlerinden dışarıya çıkmaya başlıyorlar. O zamana kadar böyle cengaverler görmemiş olan halkın dikkatini en çok yeniçerilerin göğüs kılları çekiyor ve bir yeniçeri ile halktan bir kişi arasında söyle bir diyalog geçiyor:
- Hiç böyle göğüs kılları görmemiştim bir tane hatıra olarak alabilir miyim
Yeniçeri:
- Vitrini bozma bacım depodan verelim.

Temel Fikra | Temel ile yunan askeri

Temel askerligini yunan sınırında yapıyormuş.
Temel'in canı çok sıkılıyormuş.
Yunan'a bir ıslık çalmış elleriyle "Havacı mısın?" işareti yapmış,Yunan aldırmamış.
Bir ıslık çalmış elleriyle "Karacı mısın?" işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Denizci misin?" anlamında yüzme işareti yapmış, yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış. El haraketi yaparak "Topçu musun?" demiş, yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Gözcü müsün?" anlamında dürbün işareti yapmış, yunan aldırmamış.
Nöbetler degişmiş sıra yine Temel'le Yunan'a gelmiş.
Yunan'a hadi sınıra git demişler yunan da:
- "Ben oraya gitmem. Orada bir deli türk askeri var, bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacam gözlerin fırlayacak diyor.."

Temel Fikra | Bayrak

temel askerde çok başarılıdır. dağıtım zamanı gelince komutanları bu başarısını ödüllendirmek isterler. temel'i çağırırlar:
-temel ,dağıtımda istediğin yere gidebilirsin oğlum.
temel kendinden emin,esas duruşunu bozmadan yanıtlar:
-payrağumun dalgalanduğu her yer vatanumdur.
-anladım da evladım. bu işin terörü var,uzaklığı var,eşini dostunu görebileceğin daha yakın bir yer...
temel'in cevabı değişmez:
-payrağumun dalgalanduğu her yer vatanumdur.
bunun üzerine kura çekilir.sonuç:hakkari-çukurca
sonucu öğrenen temel kendi kendine homurdanır:
-ha oruya payrak dikenun avradını...

Asker Fikra | karavana

Teskere zamanı yaklaşmıştır. Ayni tertip askerlerden bazıları oturup karar alırlar. Bir daha saf asker Mehmet'e ayak isleri yaptırmayacaklardır. Kararı Mehmet'e açıklarlar. Bu habere çok sevinen Mehmet yine de doğrulatmak için tek tek sorar :
-Sen Ali, ayakkabılarını bana boyattırmayacaksın değil mi?
-Evet.
-Sen Osman, benim sigaralarımdan otlamayacaksın değil mi?
-Otlamayacağım.
-Sen Hasan, çoraplarını bana yıkattırmayacaksın değil mi?
-Yıkattırmayacağım.
Herkesten gerekli yanıtı alınca Mehmet :
-İyi, bundan sonra ben de karavanaların içine işemeyeceğim